Görünmez Konfor Alanı: Kurban Psikolojisi

Hayatımızda bazen bizim, bazen de başkalarının içerisine sürüklendiği bir girdap vardır. Fark edilmesi güç olan bu girdap çevremizdekilere zarar verdiği gibi bizim de alanımızı kısıtlar. Psikolojik olarak çıkılması güçleşir, bir zaman sonra da vazgeçilmez hale gelir. Orada hep vardır ve artık biz onun varlığını kabullenmişizdir.

Nedir bu girdap?

Siz ister bu girdaba mağdur edebiyatı deyin ister kurban psikolojisi. Her ikisi de bu tanımı karşılamakta.

Buna sürüklenen bir kişi, vicdanen kendini bir nedene bağlayıp rahatlatırken, çevresindeki herkesin de o nedene inanmasını sağlar. Bunu yaparak eleştirilerden kendini korur ve nedenin sorgulanmasını engeller. Bir çeşit kendini korumaya alma stratejisidir. Çünkü o neden artık kabullenilmiştir ve anayasanın bir maddesi gibi değiştirilemez bir değer haline gelir. Bunu deşmeye çalışan kişilere de pek ılımlı yaklaşılmaz.

Bu noktada düşünmenizi istiyorum. Çevrenizde buna sığınan biri var mı? -Eğer yoksa bu kişi siz de olabilirsiniz 🙂 – Bu şekilde davranan birinin nedeni neydi? Davranışları nasıldı? Bunu fark edebiliyor muydu? Değiştirebilmek için bir şey yaptı mı? Herhangi bir geribildirim verdiniz mi?

Genellikle bu kişiler yaşadığı olumsuz bir durumu aşmak ve geçmişte bırakmak, onlardan ders almak yerine o durumu gittiği her yere taşır. Aşamadığı her bir adımda ya da basamakta duruma atar suçu ve kendini rahatlatır. Bu şekilde davrandığında basamağı aştığını sanır ancak o basamakta da asıl aşılması gereken zor kısım aşılamamıştır.

Bu durum nasıl ortaya çıkar?

Her durumda olduğu gibi, kişi bunu çocukken içinde yaşadığı koşullarda ailesinden öğrenmiş olabilir. Olayların sebeplerini bulup çözüme kavuşturmak yerine başkalarını suçlayarak rahatlayan bir çevrede büyümüşse, o davranış kostümünü üzerine giymekten başka bir şey yapmaz ve durumu fark edene kadar aynı davranışı sergilemeye devam eder.

Diğer bir sebep de kişinin kendini yetersiz hissetmesidir. İş ya da okulda bulunduğu durumdan memnun olmayan ve bunu dile getiremeyen bir kişi, başkalarının seçimlerinin sonuçlarını yaşamak zorunda kalır. Bu durumda kendini mağdur hisseder ve suçu başkalarına atarak yine bir olayın sorumluluğunu alamaz.

Nasıl değiştirebiliriz?

En önemli adım fark etmektir. Kendiniz yaşıyorsanız bunu, birkaç örnekle bunu bir yere yazın ve bu durumun sebeplerini de bulmaya çalışın. Birkaç kişiden destek alarak da yapabilirsiniz bunu, kendi kendinizle yüzleşerek de aşabilirsiniz.

Tek başına fark etmek yeterli değil tabi ki. Eğer bu durumun sebeplerini de bulabiliyorsak aslında burada tek bir şey yapmak kalıyor: adım atmak. Şikayet ettiğiniz bir durumu seçin ve bunu suçu başkasına atmadan siz üstlenin. Ne yapsanız bu durumu düzeltebilirsiniz? Bu durumla bir daha karşılaşmamak için nasıl bir yol izlemelisiniz?

Diğer bir seçenek de “Neden bunlar benim başıma geliyor?”, “Neden ben?” gibi soruları hayatınızdan çıkarmanız. Böylece kendinizi kurban rolünden çıkarmış olursunuz.

Az önce de söylediğim gibi, eğer bu durum başka kişileri de etkiliyorsa çözüm noktasında beyin fırtınası yapmak sizi de sorumluluk anlamında rahatlatacağı gibi doğru çözüme daha hızlı ulaşmanızı da sağlayacaktır. Tek bir sorunu başkasına yüklemeden çözebilmek sizi rahatlatacak ve aslında yeterli olduğunuzun ispatı olacaktır.

Eğer başka birinin bu durumda olduğunu gördüyseniz kişinin bunu fark etmesini sağlayın. Buradaki tutumunuz çok önemli. Çünkü sert bir şekilde bunu ifade ederseniz muhtemelen davranışınız ters tepecek ve inkar ile karşılaşacaksınız. Mümkün olan en kibar yolla kişinin bunu fark etmesini sağlayabilirseniz, değişimi de rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.

Yaşam zaten farklı zorluklarla karşımıza yeni yollar açarken, sürekli şikayet edilen bir ortamda bulunmak demotive etmekten başka bir sonuca ulaştırmayacaktır bizleri. Hele de bunlar için herhangi bir aksiyon alınamazken.

Fark edebildiğimiz bugünlere ve yarınlara…

Kurban psikolojisinde drama üçgenini tanımak istiyorsanız, aşağıdaki yazıyı da okuyabilirsiniz.

http://pakuapsikoloji.com/drama-ucgeni-kurban-kim

Sevgilerimle.

Leave a comment