Merakımızı Uyandırma Sanatı: Bilmediğim Şeyler Defteri

Bilmediklerinizi hiç düşündünüz mü?

Peki bilemediklerinizi?

Merak ettiniz mi?

Araştırıp öğrendiniz mi?

Merakınızı giderdiniz mi?

…..

Konu bilmediklerimiz olunca soru sayısı da bir hayli artıyor. Ancak bilmediklerimizi öğrenmeye gelince oradaki soru sayısı artsa da “evet sayısı” azalıyor ne yazık ki. Bazen yoğun bir düşüncenin, sorgunun ortasındayken durup düşünürüz. Bilmediğim ne çok şey var diye. Keşke hepsini bilebilsek diye iç geçiririz devamında da. Ancak bu bilemediğimiz ve çoğu şeyi de haliyle detaylıca kavrayamayacağımız pek çok konuyu da öğrenmek için yeterli çabayı göstermeyiz.

Küçükken bu çabanın bendeki karşılığı çok ayrıydı. Köyümüzdeki tek, sobalı kütüphaneye koşa koşa gider, yer kapmak için çabalardık. Hatta hafta sonları da kolay kolay çıkmazdık. Ansiklopedileri incelemek, o bilgiyi edinebilmek için sayfaları taramak, tararken yeni kelimeler edinmek, ayrıntılı olmasa da azıcık o kelime hakkında bilgi edindikten sonra araştırmamıza koyulmak… Belki de bir amaca ulaşmanın getirdiği bu zorluklar, ulaşılan bilginin haz seviyesini de arttırıyordu bizler için. Peki, şimdi ne değişti? O eski, meraklı, sorgulayan, araştıran küçük çocuklara ne oldu? Bilgiye ulaşma hızının eskisi kadar güç olmaması mı bizi bu hale getirdi yoksa artık eskisi kadar merak etmiyor muyuz bir şeyleri? Belki de bu hız bizi rahatlattı. Nasıl olsa hemen ulaşırım diyebileceğimiz o noktanın refahına çekti bizi. Sonra araştırırım deyip bir kenara fırlattığımız o güzel konular, hala biz araştıralım diye orada bekliyorlar. Tabi varlığını hatırlayabiliyorsak. Sahi, ne çok konu unutuldu kaldı bir köşede değil mi? Oysa birini bile hayatımıza katabilsek, o eski çocuğu da bir nebze olsun yeniden uyandıramaz mıyız dersiniz? En azından uyandırmak için çabalarız ve en sonunda bunu başarırız da. Ama önce o çocuğun sizdeki anlamını hatırlayın. Hatırlayın ki, öğrenme heyecanı yeniden buluşsun ruhunuzla ve sonra, aramaya çalışın kenara atılanları. Ya da yeni konuları.

Bundan birkaç ay önce, ben bu uyandırmayı gerçekleştirmek için bir adım attım. Aldım defterimi yazdım. Neler öğrenmek istiyorum? Nelerde eksik kaldığımı düşünüyorum? Hangi konular ilgimi çekiyor ve bu konularda neler biliyorum? Uyandırmak için ilk adımı attım ve gerisi eskisi kadar hızlı olmasa da uyandırma çabası için ilk adımı atmış oldum. Bu yazıdaki amacım, sizler için de bu yöntemi tanıtmak.

Richard Feynman yaşam boyu öğrenme konusunda çalışmalarıyla bilinen, aynı zamanda fizik alanındaki çalışmalarıyla da Nobel almış bir fizikçidir. Hakkında yazılan biyografilerde genellikle çalışmalarında yaptığı teknikler anlatılmaya çalışılır. Henüz bir öğrenciyken başladığı bir yöntem öğrenme alanında ona büyük katkı sağladığı bilinir bu biyografilerden. Yöntemin adı: Bilmediğim Şeyler Defteri. Evet, boş bir deftere bu başlığı atar ve sonra o defteri konulara ayırıp, konuların altını da doldurarak ilerlermiş. Amaç, bilgilere somut nitelik kazandırmak ve bilmediklerine de yeni bir alan açmak.

Öyleyse bize lazım olan sadece bir defter ve merak. Ondan sonra, uyandırmak içimizdeki gizleri ve büyüteçle sorgulamak bilmediklerimizi.

Bu dünyadan bir şey alarak gitmek lazım. Alamadığımız bir sürü şey olacak elbette. Ama paylaşırsak karşımızdakilerle, o zaman alamadıklarımızın sayısını da minimize etmiş oluruz. Ne demişler:

“Ben sana bir elma versem, sen bana bir elma versen, ikimizde de bir elma olur. Ben sana bir bilgi versem, sen bana bir bilgi versen, ikimizde de iki bilgi olur. “

Şimdi uyanma, uyandırma zamanı…

Uyandırmaktan vazgeçmemeniz dileğiyle…

Sevgiler.

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: