Yüzleşme 5 – Yapılacak Çok Hatam Var

Merhabalar.

Geçen hafta başımdan geçen bir düzine olay silsilesini sizinle paylaşmak istiyorum. Hem bu sayede şu yazı yazıp yazmama konusunda kendimle vermiş olduğum mücadeleyi de hem kazanmış hem de kaybetmiş olacağım.

Aslında gerekli fotoğrafları çeşitli sosyal medyalarda paylaşıp altına içimi dökmek istedim. Ama oraların bana yeterli olmayacağını anladığımda döndüm geldim yine yüzleşme yazılarıma. Bu yazının, sizi bilmem ama benim gibi düşünen insanlar için bir yüzleşme olacağını umuyorum. Şimdi gelelim geçen haftama…

2 hafta önce umutlarımı alevlendiren bir telefon aldım: Tübitak yarışmasına gönderdiğim projem ön elemeyi geçmişti. Heyecanlandım çünkü bu yarışma benim için farklı kapıları arayabilir, en azından bir süre işsiz olduğum gerçeğini suratıma çarpmamı engelleyebilirdi. Heyecanlandım, sevindim çünkü bu yarışmada gösterdiğim başarı aileme kendimi kanıtlayabilmem için yeni bir fırsat demekti. Tabi o an o sevinçle bunları düşünememiştim, şu an kendimi satırlarla baş başa bıraktığımda yani kendimle yüzleştiğimde bunun böyle olduğunun farkına varıyorum…

Her şey güzel, posterimi tamamladım ve bir yolculuğa çıktım. Öyle oldu, böyle olacaktı derken fuar alanına vardım. Standımı buldum ve afişlerimi astım. Ve her güzel şey ardından gelişmeye başladı. Birbirinden güzel insanla tanışmam işte tam da bu andan sonra oldu. Farklı farklı üniversiteler, farklı farklı insanlar, farklı farklı projeler… Oraya gelirken kazanmak istediğimi biliyordum ama oraya gelip, farklı deneyimler yaşadıkça kazanmak isteğim varlığını yitirdi. Çünkü herkesin emeği vardı. O emeklerin ardında akan gözyaşlarını, anne babalarının dualarını, gece yarılarına kadar çalışmış olduklarını, streslerini, heveslerini, umutlarını görebiliyordum. Sunumu yaptım ama sunumumla birlikte kalan umutlarım da son bulmuştu. Çünkü bana gelen soruları projeyi geliştirirken düşünmemiştim, verebilecek çok fazla cevabım yoktu ve ilk defa böyle bir sunuma girdiğim için heyecanlıydım. Ancak gerçeğin az çok farkındaydım, kendimi iyi ifade edememiştim.

O an en mutsuz insan olabilirdim, ama kalan 2 günü düşündüğümde getirileri götürdüklerinden daha fazla. Çünkü; aldığım olumsuz yorumlar, projemin gelişmesi için yön gösterici olabilirdi. Sadece doğru entegre etmem gerekecekti.

Tüm bunlara rağmen son güne kadar hala bir parça umudum vardı. Nedendir bilinmez. Ailem de, hocalarım da aynı şeyi söyleyince daha güçlü hissediyordum sanki. Son gün geldi. Ödüller sahiplerini bulmaya başladı. Üçüncüler açıklandı, projem yok. İkinciler açıklandı, projem yok. Hala umutluyum. Belki de birinciyimdir umudu var. Ama onlarda da yokum. Bir yanda benden haber bekleyen ailem ve hocam. Bir yanda umudumun yarattığı bir hayal kırıklığı var üzerimde. Önemli değil diyerek kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Kazanan arkadaşlarımı tebrik ediyorum, fotoğraflar, vedalar ve son. En sonunda kendimle baş başa kalıyorum ve kendimi suçlamaya başlıyorum. Ailemin bana dediği her şeyi yarışmaya getiriyorum ve sanki beni suçladıklarını sanıyorum. Onlara yükleniyorum. Aslında önemsiz saydığım her şeyi kendime yükleyerek acısını kendimden çıkarmaya çalışıyorum. Çünkü başarısızlığı kabul edemiyorum.

 

Tabi bunları kendime itiraf etmem, kendimle yüzleşmem tam 1 haftamı aldı. Sürekli aynı şeyi düşünürken buldum kendimi ve artık bu durumdan vazgeçmem gerektiğini kendime anlatmam uzun sürdü. Başarılı olmak güzel ama başarısız olmak da en az onun kadar önemli. Başarısız oldum: bir sürü kişiyle tanıştım, yeni projeler öğrendim, neyin nasıl yapılması için neler bilmek gerekli bunları öğrendim. Başarısızlığın getirdiği o kadar fazla olumlu şey var ki hayatımda. Tüm bu başarısızlık hikayem olmasaydı, tüm bunları öğrenmem belki 1 senemi alacaktı. Ama şimdi bazı şeyleri biliyorum, mesela hangi projeye başlamak istesem hangi programı öğrenerek başlamam gerektiğinin farkındayım.

 

Bunu size neden anlatıyorum? Çünkü biliyorum ki hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz, benim gibi birtakım sorgulama yarışına giriyoruz ve bu durum bize zarar veriyor. Tüm bunlar için bir ders almak yerine, olmayana odaklanarak vaktimizi harcıyoruz, enerjimizi kaybediyoruz. Sadece kendimize değil, çevremize de zarar veriyoruz.

Tüm bunları aşmamız gerek ki daha iyisini yapabilelim. Bu yazının başlığında da belirttiğim gibi “Yapılacak çok hatam var, hatamız var.”

Aslında bu başlığın kaynağı bir şarkıdan alındı. Beni, bu yazıya iten bir şarkıdan… O zaman bu yüzleşme yazımızı da bu şarkıyla bitirelim:

Hala kimse değilim ben,

Yapılacak çok hatam var…”

 

 

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: