Yekta Özcan Özözer ile Yaratıcılık Röportajı

 

 Herkese merhaba. Yaratıcılık alanında çok çeşitli yöntemler geliştiren eğitmen ve yazar Yekta Özcan Özözer ile bir röportaj gerçekleştirdik. Bu tekniklerin nasıl oluştuğunu, mesleki hayatımızda neler yapabileceğimiz konusunda bizlere örnekler verdi. Hadi gelin, başlayalım.

 

Neslihan Sezer: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Yekta Özcan Özözer: 1965 İzmir doğumluyum. Subay olan rahmetli babamın görevi nedeniyle birçok farklı ilde oturduk ve farklı okullara gittim. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’ne girdim, işte de çalışarak (iş yaşamını görerek) oradan mezun oldum. Tam zamanlı işe başladıktan sonra Britanya Hükümeti’nden burs kazandım ve 1990’da Britanya’da Stratahclyde Business School’dan Msc in Finance derecesi aldım.

Bankacılık ve Mali İşler alanında Citibank, Colgate-Palmolive, Coca-Cola gibi çok uluslu firmalarda ve Çelebi Holding’de yıllarca çalıştım, orta veya üst-düzey yöneticilik yaptım. İnovasyon, Süreç İyileştirme Ürün Geliştirme konuları hobim olarak devam etti ve firmalarıma katkı sağladım. Avea’nın kuruluşunda 2001-2003 arasında Strateji Müdürlüğü’nü yaparak İnovasyon alanında profesyonelce de çalıştım. Sonrasında Sürekli Gelişim Danışmanlık ve Eğitim ile ABC Danışmanlık adında kendi danışmanlık ve eğitim şirketlerimizi kurduk. Son 14 yılda ülkemizde inovasyon, ArGe, Ürün/Pazar geliştirme alanlarında en çok hizmet vermiş eğitimci ve danışmanlardan birisiyim.

Yurtdışı iş ortağım ve ekiplerdeki toplam 40 uzmanın katkısı ile birlikte geliştirdiğimiz, başarılı 4 milyon ürün hizmet ve süreç inovasyonunun geriye dönük mühendisliği ile (reverse engineering) oluşturduğumuz, inovasyonun matematiğini Endüstri Mühendisliği’nde de keşfettiğimiz formülü sadece bizde olan dünyanın en büyük inovasyon veri bankasına sahibiz. Örneğin, Endüstri Mühndislerimiz bir operasyon/üretim/hizmet sürecini hızlandırırken mutlaka kalite, maliyet ve hata risk sorunu ile karşılaşırlar. Bunun çözümü farklı sektör veya hizmetlerde bile aynıdır ve 6 temel çözüm yöntemi vardır.

6 farklı kitabım var: 

  • Günlük-iş yaşamımız için pratik yaratıcılık yöntemleri sunan “Ne Parlak Fikir, Yaratıcı Düşünme Yöntemleri”,

  • Uluslararası tüketici trendlerinden inovasyon fırsatları elde edebilmeyi İngilizce anlatan “TrenDNA” (Understanding Populations Better Than the Populations Themselves)

  • Kendimizde/kurumda değişimin nasıl gerçekleştirebileceğini anlatan “Değişimi Yönetmek ve Liderlik Etmek”

  • İş yaşamındaki mizahi öyküler+dersleri aktardığı “Kurumsal Yağ Sanatı

  • Doğanın iş dünyasında uygulanabilecek yenilikçi çözümlerinin yer aldığı ve A.Gökhan.Rakıcı ile birlikte yazdığım “Doğada İnovasyon

  • “Yaratıcı Düşünmenin 27,5 Yöntemi”

 

Dünya Gazetesi, İş Dergileri’nde Türkçe, uluslararası konferanslarda İngilizce birçok makalem de var.

2017’den itibaren Turkish Times Dergisi’nde, ArGe Times köşesinde düzenli yazılarım çıkıyor.

 

Matematiği çok seviyorum. Üniversite sınavında dereceye girmiştim ve matematiği kullanabileceğim bir bölümü, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’ni seçmek istedim. Bana göre yaşamın da bir matematiği var. Bu nedenle de kariyerimi de önce matematiğin olduğu Mali İşler, şimdi de Elektronik Mühendisliğini ve Mali İşler de dahil birçok farklı disiplini kullandığım inovasyon alanından seçtim. Şu anda, Elektronik, Gıda, Bankacılık, Otomotiv, Beyaz Eşya, Savunma Sanayi, Tekstil, Perakende gibi 27 farklı sektördeki 100’e yakın firmaya inovasyon ve yöneticilik alanlarında danışmanlık yapıyorum, geçmiş tecrübelerimi de çok kullanıyorum.

N.S: Kitaplarınızda çeşitli gruplarla yaptığınız deneylerden bahsediyorsunuz. Bunlar belirli bir grup mu yoksa her deneyde farklı bireylerden mi yararlanıyorsunuz Ve bu grupları hangi kriterlere göre belirliyorsunuz?

Y.Ö: Bunlar yukarıda bahsettiğim sektörlerdeki farklı firmalar ile yaptığım çalışmalar. Firmalar ihtiyaçları oldukça bizi çağırıyorlar. Grupları onların ihtiyaçlarına göre belirliyoruz. Örneğin zaman zaman satış ekipleri, zaman zaman pazarlama ekipleri, bazen ArGe veya Ürün Geliştirme ekipleri, bazen Üretim veya Operasyon ekipleri, Süreç İyileştirme ekipleri, bazen de bunlardan karma ekipler olabiliyor.

 

N.S: Sayfamızın çoğunluğunu Endüstri Mühendisleri oluşturuyor. Endüstri Mühendislerinin gelecek planları için ne tür önerilerde bulunursunuz?

Y.Ö: Endüstri Mühendisliği çok iyi bir alan. Hatta keşke Endüstri Mühendisliği okusaymışım dediğim birçok çalışma, proje oldu. İş dünyası giderek firmaların birbiri ile entegrasyonun ve teknik derinliğin arttığı, bu nedenle de iş süreçlerinin giderek karmaşıklaştığı bir hal aldı. Bu trend giderek de artacak. Bu da beraberinde bütünün içinde çalışanların neyi-niçin yaptıklarını bilmemelerini getirdi, bölümler bazen birbirlerinin yaptıkları işleri bile bozuyor.

Ayrıca, çok da işlemleri, operasyonu, üretimi, teslimatı artık çok da hızlı yapmalısınız. Hatta, şu anda birçok firmanın ArGe ve Ürün Geliştirme sürelerini hızlandırıyoruz, çünkü rekabet arttıkça ürün lansman sürelerini kısaltmak gerekiyor. Tüketici de ürünü/hizmeti hemen teslim edilsin ama kaliteli olsun istiyor.

Tüm bu nedenlerden dolayı süreçleri basitleştirmek ve en verimli hale getirmek gerekiyor: Yani Endüstri Mühendisliği çok gerekli. Ek olarak, Endüstri 4.0 çalışmalarımızda da Endüstri Mühendisliği iyice öne çıktı.

Endüstri Mühendisleri’mize bir an evvel iş yaşamı deneyimi kazanmalarını, süreçlerin bütününü iyi anlamalarını, bunları İş Analizi (Business Analysis) ile yani ERP’e dönüşebilecek iş süreçleri yazılımlarına destek oluşturabilmelerini, firma içine girince inisiyatif kullanmalarını, diğer bölümlerin işlerini de öğrenmelerini ve bunlar için çaba sarf edip sorumluluk almalarını öneririm.

N.S: Behçet’in Kübü, Shakira, Matriks, Beyzade Bey gibi yöntemler geliştirdiniz. Ve kitaplarınızda bu yöntemleri kendinize has bir üslupla aktarmayı başarıyorsunuz. Peki, bu yöntemler nasıl gelişti? Bu süreci kısaca anlatabilir misiniz?

Y.Ö: Aralarında aslında fark edilmemiş bir bağ olan farklı bilgileri bir matematik ile birleştirmeyi çok seviyorum. Bunların hepsi aslında bir problemi farklı çözme metotları ve genellikle de farklı unsurları (örneğin tüketicinin bir ihtiyacı ile ürünün sunabileceği bir unsuru/hizmeti) bir araya getirme metotları. Temelinde daha alt parçalara/unsurlara ayırma ve bunları yeni bir düzenekte farklı bir şekilde bir araya getirme var. Temel mantığı bu. Ama bir de, kitapta ‘Türk’ün Aklı Nerede Gelir’ bölümünde anlattığım üzere rahat bir ortamda aklınıza daha iyi geliyor.

N.S: Siz bu yöntemleri geliştirirken hangi yaratıcılık yöntemini kullandınız?

Y.Ö: Yukarıda kısaca bahsettiğim süreci detaylandırayım:

  1. Önce parçaları kendi alt unsurlarına bölüyorum. Bu okurun daha önce fark etmediği unsurların ortaya çıkmasını, görülmesini sağlıyor. Örneğin, genç tüketicilere hitap edilecek bir ürün geliştiriyorsanız, genç tüketicilerin özelliklerini/sevdiklerini sıralıyorsunuz: Müziği, sporu severler, aralarında güzel espriler yaparlar, mobil oyunları severler, kankaları vardır, zekidirler, teknolojiye meraklıdırlar vb.

Aynı çalışmayı sunmak istediğiniz ürüne veya hizmete de yapıyorsunuz: Bu bir banka ödeme sistemi veya kredi kartı ise: Bir vadesi olabilir, ödeme garantisi isterler, işlem güvenli olmalıdır, tüketicinin ilgisini çekmelidir, sanal ortamda olabilir vb.

 

  1. Ürün/hizmetteki bu alt unsurlar ile örneğin genç tüketicinin özelliklerini sevdiklerini farklı şekillerde yeniden bağlanmasını sağlıyoruz. Örneğin, yukarıdaki genç tüketicilerin özellikleri ile ürünün alt detayları analizinde zekidirler, mobil oyunu severler, müziği severler ile tüketicinin ilgisini çekmelidir’i ve sanal ortamda olabilir’i birleştirdiğinizde daha sanal ortamda, mobil oyuna dayalı, daha interaktif, eğlenceli ve içinde müziğin de yer aldığı bir ödeme sistemi geliştirilebiliyor. Bu bağlantıları yaparken değişik kombinasyonlar yapmaya ve tesadüflere de yer var.

N.S: Mesleğinizin artı veya eksi yönleri var mı? Varsa bunları bizimle paylaşabilir misiniz?

Y.Ö: Danışmanlık ve eğitimcilik işini çok seviyorum. Bunun için iyi bir profesyonel kariyeri ve üst mevkileri bıraktım. Bu işim benim aynı zamanda hobim ve hobiniz ile işi bütünleştirmenizi çok öneririm. Çevremde gördüğüm her şey yeni bir konuyu öğrenme, sentezleme ve yeni bir kurgu-matematik-model ile bir araya getirme sebebi. Kimse istemeden sürekli araştırıyor ve öğreniyorum. Çok zaman harcıyor olmam eksi tarafı gözükebilir ama bunlar zaten benim hobim olduğu için yormuyor.

N.S: Yekta Özcan kariyer hayatını ve bu hayatta neler yapılması gerektiğini net bir dille anlattı. Kendisine bu röportaj için tekrar teşekkür ediyorum.

 

 

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: