Herkese merhaba. Bugünkü konumuz yaratıcılık. Ve bu konuyla alakalı geliştirilen “Dört Aşamalı Yaratıcılık Modeli”nden bahsedeceğim sizlere.
Yaratıcılığın aşamaları olduğuna dair bir sürü görüş vardır. Bunlardan en fazla kabul göreni Alman fizyolog ve fizikçi Hermann von Helmholtz tarafından ortaya atılan ve daha sonra 1926 yılında Amerikalı psikolog Graham Wallas tarafından geliştirilen Dört Aşamalı Yaratıcılık Modeli’dir.
Modelin dört aşaması şu şekilde tanımlanır:
- Hazırlık
- Kuluçka
- Fikrin Doğuşu
- Uygulama
İlk ve son aşamalar ağırlıklı olarak zihnimizin bilinçli, ikinci ve üçüncü aşamalar ise bilinçdışı çalışmasıyla gerçekleşir.
1.HAZIRLIK:
Bu aşamada zihnimiz bizde merak uyandıran, dikkatimizi çeken veya o anda çalıştığımız konu hakkında bilgileri topar. Aldığımız eğitim, içinde bulunduğumuz sosyal alan, o konu ile alakalı bilgi birikimimiz ve yaşam tecrübelerimiz de bu süreçte yaratıcılığa katkıda bulunur.
Bu aşama; okuma, görüşmeler yapma, tartışmalara katılma, seyahat etme gibi fikir alışverişi oluşmasını sağlayacak birçok aktiviteyi de içine alır. Hazırlık ne kadar güçlü olursa fikrin doğuşu ve uygulama aşamaları da o kadar güçlü olacaktır.
2.KULUÇKA:
“Bilinçli Düşünmeye Ara Verilen” bir aşama olarak bilinir. Hazırlık döneminde topladığımız bilgileri depolayıp, bir süre onun üzerinde yoğunlaşmadığımız bir dönemdir. Bilinçdışımız bilgiyi alır, kontrolümüz dışında bilgiyi bazı işlemlerden geçirir.
Bilinçdışımız, bilinçli düşünme ile yapamayacağımız şekilde farklı fikirleri bir araya getirerek çeşitli sonuçlar elde edip, bunların gözümüzde canlanmasına olanak sağlar. Mesela uyurken, stres altında olmadığımız rahat bir ortamda bulunabildiğimiz için zihnimiz problemlere daha uygun çözümler üretebilmemizi sağlayacaktır.
Yekta Özözer yaratıcılık ile ilgili kitabında kuluçka modeli için birkaç örnek sunmuş bizlere:
Francisco José de Goya, gördüğü kabusları resimlerine yansıtmıştır.
Aynı şekilde Lewis Caroll rüyalarını Alice Harikalar Diyarında romanı içerisinde kullanmıştır.
Thomas Edison da laboratuvarında zaman zaman kestirir, uyanır uyanmaz da uykuda aklına gelen fikirleri unutmamak için çalışmaya başlardı.
Genellikle yaratıcı fikirlerin çıktığı bu dönemde zihniniz; stresli, yorgun veya keyifsiz hissettiğinizde biraz ara vermeyi ve kuluçka dönemini başlatmayı önerir.
3.FİKRİN DOĞUŞU:
Bu aşama ilhamın geldiği dönemi kapsar. Fikrin doğuşu aşaması genellikle çok ilginç zamanlarda karşımıza çıkar. Konuyla son derece ilgisiz bir zamanda, duş alırken, araba kullanırken, müzik dinlerken ortaya çıkabilir.
Araştırmalar sonunda bu aşamanın bilinçdışından bilinçli zihne yeni fikirle birlikte geçtiği an olduğunu ve bu anın genellikle rahatlamış ve stressiz bir zamana denk geldiği belirtilmiştir. Yine Yekta Özözer bu konuyu örneklemiş.
René Descartes analitik geometri modelini yatağında yatarken duvardaki sineği incelerken ortaya çıkarmıştır.
Yaratıcı düşünme uzmanları bu aşama ile alakalı olarak sürecin doğal olarak oluşması için herkesin kendine yeteri oranda bir dinlenme süresi vermelerini öneriyorlar. Bu durum, her kişi için farklı zamanları ve farklı uzunluğu içerdiği de düşünülmekte.
4.UYGULAMA:
Bütün aşamaları tamamladıktan sonra bu yaratıcılığın fiile geçme zamanı geldi!
İşte bu aşamada sanatçı eserini ortaya koyar, yazar kitabı için harekete geçer, projeler hazırlanır. Bazen uygulama sürecine gerek kalmadan yaratıcılık ortaya çıkabilir. Fikrin doğuşu aşamasında ortaya çıkan proje mükemmeliyetini koruyorsa, o projenin uygulama aşamasına geçmesine gerek kalmaz. Diğer türlü bu aşama yeteneklerimizle yaratıcılığımızın birleşmiş şeklidir.
Bu aşamayı Thomas Edison’un “Dehanın %99’u ter, %1’i ilhamdır. “ sözüyle özetleyebileceğimizi düşünüyorum.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere…
Leave a Reply