On The Way 18 – Yeniden

Herkese merhabalar.

5 aylık verilen bir aranın ardından ikinci sezon ile karşınızdayız. Bu yazıya başlamadan önce 5 ay kadar uzun bir ara olduğunun farkında değildim açıkçası. Bu 5 ayda kendimizi epey iyi bir seviyeye getirebilir, geliştirebilirdik ancak şu ana baktığımızda önceki 2 ayın da emeklerine ygısızlık etmiş olabiliriz.

Yazıya olumsuz başlamak istemiyorum, geçmiş hayıflanmak için değil, alınan derslerle aynı hataları yapmamak için var. Bu yüzden “yeniden” sözcüğünü hayatımızın bir yerlerine sıkıştırıp başlayalım. Aynı hataları yapmadan.

Şimdi, gelecek 5 ayı düşünelim.

On The Way aslında benim için büyük bir yük ve hayatımdaki en büyük engellerden biriyle artık yüzleşmem gerektiği için çıkan bir yazı serisiydi. Bu süreci hep birlikte iyi bir şekilde yönetebiliriz sanmıştım. Önce bir teklemeyle başladı bu 5 ayın başlangıcı. Olumsuz şeylerden etkilenmemek için bir kalıba büründürmeyi de başarmıştık aslında. Ancak bir gün, o yazıların ve çalışmaların devamı hiç gelmedi.

Bugün yine hayatımdaki o yük ve engelle karşı karşıyayım. Bu sefer daha güçlü bir şekilde karşımda sanki. Verilen 5 ayın arası beni aşağı çekerken, onu yukarı çekmiş ve ben de bu yazıya başlamak için birkaç gün daha ertelediğimden, onu daha da güçlendirmişim. Her erteleme anı, engellerin de büyümesiymiş meğer. Bu sefer ayakta durmak için daha zahmet gerektiren ama içimizdeki umut ve isteği kolayca söndüremeyecek olan…

Gelin, bu 5 ayı(belki de sizin için 3 ay, belki 2 gün, belki 1 hafta) değerlendirelim. Neden hedef yolunda bu sapma gerçekleşti?

Korku

Her değişim bir korku da barındırır içerisinde. Başarısızlık korkusu da olabilir bu, mükemmeliyetçiliğin yarattığı bir korku da. Korku gösterdiğimiz cesaretten daha ağır basarsa, bahanelerimize sığınıp ertelemeye başlarız ve o erteleme uzar, uzar ve bir bakmışız 5 ay olmuş bile 😦

Mükemmeliyetçilik

Farkında olmasak da yaptığımız her şeyin içimize sinmesi bir hayli güçtür. İstediğimiz seviyeye ulaşmamıştır. Bunun için çabalamak gerektiğini bilsek de o mükemmel olma isteğinden de ödün veremiyoruzdur. Her hedefin en büyük düşmanı bence mükemmel olma isteğidir. Bunu hayatımızdan atmayı öğrenmemiz gerekir.

Sabırsızlık

İstediğimiz bir işe başladığımızda o işten kısa sürede bıkabiliriz, hele de o işin sonucunu hemen göremiyorsak. Uzun süreli hedefleri küçük parçalara bölebilmek önemlidir böyle zamanlarda. O küçük parçalara da hedefler koyarak yolda kalmayı sağlayabiliriz.

Daha Eğlenceli İşler

Ertelemenin en kolay yolu işin daha’sının olmasıdır. Güç olan işler bizi başarıya sürükler. Kolay olanlar herkesin yapabileceği işlerdir çünkü. Bu nedenle bize “daha” iyi gelen işler o anda tercih edilebilir. Ama çok iyi biliyoruz ki, gün 24 saat. Aynı anda istediğimiz her şeyi yapabilmek için bazı işlerden de kısmamız gerekir. Bu fedakarlığı da yaptığımız işler genellikle “zor” olanlardır.

Geleceği Görmezden Gelme

Ertelediğimiz işler, o anı kurtardığımızı düşündürebilir ve “Yarın yaparım.” ile bize yolda olduğumuzu hissettirebilir. Ancak biliriz ki o “yarın” her zaman başka bir iş doğurur ve o iş, bizim asıl yapmak istediğimizi bir kat daha erteletmeye sebep olur. O nedenle ikinci sezondaki asıl sorumuz şu: “Bundan 5 ay sonra, hala bu hedefi gerçekleştirmemiş olursam üzülür müyüm? Pişman olur muyum? “

Bence kilit yanıtı bulduk bile 🙂

Engelin en büyüğüyle baş etmek gerçekten zordur. Hele bu engel kendimizsek. Kendimizi silkelemediğimiz, silkeleyemediğimiz her an daha büyük sorumlulukların yarattığı pişmanlığa gebe olur. Hedeflerimiz pişmanlığımıza dönüşmesin.

Yeni sezon hepimize uğur getirsin 🙂

Başlamak için pazartesiye gerek yok, yarına hele hiç 🙂

O gün neden perşembe olmasın? Ya da cumartesi?

Unutma, bu senin başlangıcın…. Tekrar tekrar başlamaktan korkma.

Sevgilerimle….

Leave a comment