Yüzleşme 17 – Çemberde Miyiz, Yoksa Çemberden Çıktık Mı?

Herkese merhaba.

2 haftalık aranın ardından sonunda yağmurlu bir Pazar günü, oturdum bilgisayarımın başına. Sorgulamaya başladım kendimi. Neden çok sevdiğim yazılarımı bu kadar aksatıyorum diye. Neden ilk günkü heyecanımı koruyamıyorum? Neden bir zamanlar severek yazdığım bu yazılar şimdi bana dünyanın en zor işi olarak gelmeye başladı? Neden hayatımda artı yönde bir ivme göstermem gerekirken eksi yönde bir ivme gösteriyorum?

Sorular almış başını gitmiş, nedenler zincirinin sonunu bulamıyorum. Ama sonunu bulamadığım tek zincir nedenler zinciri değil. Bir de bahaneler zincirim var. Yapamadım çünkü ile başlayan. Bu zincir sorular zincirinden daha uzun ve hep benimle. Her anımda. Birden onunla karşılaşıyorum ve hak veriyorum ona. Beynimi ve bedenimi nasıl ele geçirdiğini bilmeden, bana verdiği zararları bulup sorgulamadan o zinciri takip etmek daha kolaymış gibi geliyor. Sonra hafta sonunda bakıyorum haftalık planıma. Bir sürü kutucuk tiklenmemiş, boş kalmış. Amaan, bu hafta çok yoğundum zaten, acil de değil. Nasıl olsa kendi hayatım bir sonraki hafta ikisini bir yaparım diyorum. O an vicdanım rahatlıyor, salıveriyorum her şeyi. Bir sonraki hafta yapılmamış 1 değil 2 işim oluyor. Takip eden hafta yine aynısı. Oldu mu 3 işim. 4,5,6 derken hedefimden tamamen uzaklaşmış olduğumu görüyorum. Bu ben miyim?

 

Kesinlikle benim. Ama hiç ben gibi hissetmiyorum. Olmak istediğim kişi ile olduğum kişi arasındaki fark azalması gerekirken çoğalmış. Hızlanmam gerekirken yavaşlıyorum. Peki, bunun sebebi ne?

Soruyorum ama bir türlü cevap bulamıyorum. Sonra, cevap bir instagram gönderisinden geliyor…

Biraz ironik olacak ama meğer ben yaşlıymışım. Derinine iniyorum konunun. Ve ne kadar haklı olduğunu görüyorum. Çünkü son 2 aydır bakıyorum ki konfor alanımdan çıkamamışım. Yapmak istediklerim hemen çemberimin dışında ama 2 adım yürümek bana zor gelmiş, bahanelere sığınmışım. 1 saatte bitirebileceğim o görevi 1 saatte bitirememiş, 2 saatlik işimin yanına koymuşum ve 3 saatlik iş beni yormuş. Kendime vakit ayıramamışım. Zamanında yapamadığım her iş sırtıma yük olmuş ve ben çemberime hapsolmuşum. Yapmak istediğim her şey bir anda yapmak istemediklerime dönüşmüş ve ben zamanla farklı bir ben’e dönüşmüşüm. Olmak istemediğim bir ben’e. Bir zamanlar çok eleştirdiğim O’nlara karışmışım.

Bu yazı benim gibi yaşlanmış olanların yüzleşme yazısıdır. Ayağa kalkıp gençleşmek için çemberden dışarıya ilk adımını atmak isteyen kişilerin, adım atması için ilk hareketini attırmayı hedeflemek için yazılmıştır. 1 saat sonra yapmak bile hedeflerimizden 1 saat uzaklaşmak demektir ki hayatımızdaki o 1 saatin ne kadar değerli olduğunu ara sıra kendimize hatırlatmak gerekir.

Farkında olduğumuz her anın sorumluluğu bizde. Yapamadım ve denemiştim arasındaki fark bizim bazı durumlardan daha hızlı çıkabilmemizi sağlayacaktır. Hiçbir şey için geç değil, aynı hataları tekrar tekrar yapsak da kendimize şunu sormalıyız:

Nerede olmak istiyorum?

Peki şimdi neredeyim?

Bu soruları kendimize belirli aralıklarla sorduğumuzda etkisi çok daha farklı olacaktır.

Çemberde miyiz yoksa çemberden çıktık mı?

 

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: