Merhabalar.
Bu yazımda yeni bir sorgu cümlesini tartışmak istiyorum sizlerle. Aslında bir sorgu cümlesi midir değil midir, tartışılır. Ancak bana göre her kelime kendi sorgusunu kendi yaratır. Bu yüzden de kelimelerin birleşerek oluşturduğu cümlelerin anlamını sorgulayabilmek, başkalarının gözünde oluşturduğu izlenimi görebilmek farklı kapıları açmak demektir. Belki de doğru cevabı bulamayacak olacağını bilsen bile o merakı giderebilme isteğidir anlam bilmecesi.
Bu yazının yazılış amacını sağlayan cümle bir dergiden alındı. Ve defalarca “Ne kadar da doğru bir söz.” tepkisiyle karşılaştı. Cümle şu: “İnsan, kaçındığı şeyler tarafından her daim tehdit edilir.” Cümleyi sorgulamaya başlamadan önce hep kaçındığım şeyleri düşündüm ve sonra onlardan neden kaçındığımı sorgulamaya başladım. Ve meselenin daha derinine inmeden bile içimden bir ses defalarca sözün doğruluğunu hatırlatıyordu bana. Kaçınmak belki de insanın kendi kendine yarattığı bir savunma mekanizması ama tehdit edilmek neden? Kaçınmayı başaran biz tehdit edilmeyi de kendi kendimize uygulatmış olmuyor muyuz öyleyse? Peki, tehdit ediliyorsak neden hala kaçınıyoruz?
Sorular peş peşe gelmeye başladığında, kendi içinde çözüme biraz daha yaklaşıyorsun demektir. Benim sorularımın cevabı bende saklıydı. Ancak cevaplarıyla yüzleşmekten bile kaçınıyordum. Ve cevaba bu kadar yakınken yarattığım kaçınma duygusu, en büyük tehditlerden biri olabilirdi benim için. Neyse, sorulara odaklanalım beraber. Nelerden kaçınıyoruz hayatımızda? Yapılacak işlerden, konuşmamız gereken kişilerden, başımıza geleceğinden korktuğumuz tüm duygulardan… Şu an düşünüyorum da, ne kadar da insancıl bir tepki veriyoruz aslında. Çünkü herkes gibi biz de karşılaşacağımız durumların kötü olabileceğini düşünüyoruz ve bu durumların bize zarar vermesinden korkuyoruz. Bu da tıpkı bir bebeğin, yanan bir sobaya dokunduktan sonra bir daha asla sobaya yanaşmaması, siz elini götürmeye kalktığınızda bile tüm gücüyle elini geri çekmesi gibi doğal bir süreç.
Yaşadığımız kötü senaryoların tekrarlanması ürpertiyor bizleri ve belki de o anın hayal kırıklığını hissedip kaçınmayı tercih ediyoruz. Kimi zaman bu bir tecrübedir, kimi zaman da büyük bir fırsatı geri tepmek olabilir. Eğer ikinci seçenek ile karşılaşmışsanız, tehdit kaçınılmaz olacaktır.
Sorulardan bağımsız cümleyle ilgili bir şey daha takılıyor kafama. Çevremizde yaşayan yaşlıları veya orta yaşlı insanların söyledikleri çalınıyor kulağıma. Mutlaka siz de onlardan şunlara benzer bir cümleyle karşılaşmışsınızdır: “Ben senin yaşında olsaydım.., Keşke senin yerinde ben olsaydım.., Ah, o zamana bir geri dönebilsem…” gibi. Bu 3 cümledeki gibi benzer cümlelerden yayılan pişmanlıklardan kaynaklanan bir tehdit belki de en tehlikelisidir. Zamanın ve fırsatın varken yaşayacağımız serüvenin büyüsü ve fırsatları, o an gözümüze küçük ve boşuna sarf edebileceğimiz bir çaba gibi görünebilir. Ama sonradan gelen bir keşke de yaratabilir. Geri getiremeyeceğimiz her bir kaçınma da bir sonraki aşamalarda hep bir tehdit yaratacaktır. Ve o anlar sadece birer hayalin parçası olarak kalacaktır.
Bir düşünün. Nelerden kaçınıyorsunuz? Ve hangileri sizin için bir tehdit olabilir? Hala o tehditten kaçabilir misiniz veya o kaçınmayı korkmadan göğüsleyebilir misiniz? Soruların cevapları, tehditsiz bir hayatın başlangıcı olabilir. Ya da kim bilir bu tehditler, her daim bizi başka tehditlere karşı dinç tutabilecek bir tecrübedir. Belki de cevabı, bu iki cümlede aramak gerekir.
Cevapları bulabilmeniz dileğiyle…
Leave a Reply