Herkese merhaba.
Uzun süredir bloğuma içerik yükleme imkanı bulamadım. Eğitimlere ara vermek zorunda kaldık. Java dosyamda hatalar çıktı, finaller, tezler derken bir şekilde buraya sadece istatistiklerime bakarken girebildim. Aslında bunları söylerken hatta şu satırları yazarken bile bahanelere sığındığımı fark edebiliyorum. İstesem yapabilirdim, istesem o zamanı kendime yaratabilirdim. Ancak bir zaman sonra sadece başlamanın yeterli olmadığını fark edebildim. Başlamak, üretmek güzel evet ama bir süreklilik yakalamadıkça bunlar yeterli değil. Daha fazlasını yapabilmek gerek.
Kaç gündür uyguladığım, daha doğrusu uygulamaya çalıştığım planlar var. Ancak bunlardan sadece bana iyi gelenleri yapabildiğimi, bunları daha iyi şekilde sürdürebildiğimi fark ettim. Örneğin; kitap okumak. 1 haftadır hedeflediğim şekilde bu planı uygulayabildiğim halde, diğer hedefim olan eğitim yazılarına başlayamadım bile. Burada bir eksiklik yaşadığımı uzun süredir takip ediyorum ancak kopukluk yaşamaya devam ettikçe istediğim sonuçları elde edemeyeceğimin de farkında olmam gerekir. Aslında bu sizinle yaptığım bir yüzleşme yazısı. Bunu çoğumuz yapıyoruz. Ulaşmak istediğimiz bir nokta var, bu hedefe ulaşmayı çok istiyoruz. Ancak gerçekleşme noktasında ipler kopuyor. Bu, mükemmelliyetçi olmamızdan mı kaynaklanıyor, yoksa kolay yoldan sonuca ulaşma isteğimizden mi? Doğru yanıtları bu sorularda aramak gerekir bana göre. Belki bu ve buna benzer soruları çoğu kişisel gelişim kitaplarında, videolarda ya da bizi tatmin edecek sözlerde görebildik. Ancak bunların sadece anlık harekete geçmemizi sağlayacak birtakım söz dizileri olduğunu düşünmekteyim. Bir yere kadar bizim yanımızdalar, belki o işe başlatır ama süreklilik? Bu sürekliliği kendi içimizde oturtmadığımız taktirde ne işe yarar ki?
O zaman sorumuz şu şekilde yön değiştirmeye başlıyor: Gerçekten o işi yapmak istiyor muyuz? Hayalimiz bu mu? Eğer buysa neden ilerleme gösteremiyoruz? Neyi eksik yapıyoruz? Bu noktada bizi yeterince tatmin edemeyen şey ne? Tüm bunlar birleşip bütünleştiğinde doğru sonuca ulaştıracak mı bizi? Düşünmek gerekir. Hepimizin hedefleri, hayalleri farklı olduğu gibi cevapları da farklı olacaktır. Ancak şu konuda uzlaşmak gerekir. Ne olursa olsun, neyi hedeflersek hedefleyelim o işi yapmamak için bahanemiz olmamalı. Bahane buluyorsak da onun bahane olduğunu bilmeliyiz.
İnsan kendi yaptıklarını, içinde nesnel bir bütünlüğe kavuşturduktan sonra yaptığı hareketin, attığı adımların yanlışlığını ya da doğruluğunu sorgulayabiliyor. Şuan bu işi yapmıyorum çünkü bir bahanem var. Bu bahanem işi yapmamam için bana yeterli geliyor ve vicdanım rahat. İşte asıl cevap da burada saklı: VİCDAN. Vicdanımızı rahatlattığımız için bahanelere sığınıyoruz. Çünkü bizim için önemli olan bir kavram bu. O akşam rahat uyuyabilmeliyim. Peşimde duran ya da günlük hedef haline getirdiğim hayallerim beni rahatsız etmemeli. Bahanem vardı, yarın sakin kafayla yaparım nasıl olsa.
İşte bunu dediğimiz noktada kaybetmeye başlıyoruz. Yarın yaparım dediğimiz her şey bizi hayallerimizden uzaklaştırıyor. Vicdanımız bunu gördüğü halde neden hala rahat? Anlık vicdan rahatlığı sonucu değiştiriyor mu? Hayır. Sadece bizi hedeflerimizden, hayallerimizden uzaklaştırıyor. Belki 1 ay, 6 ay, 1 yıl sonra ulaşabileceğimiz hayalimize 2 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonra ulaşmış, belki de hiç ulaşamamış olarak kalıyoruz. Tüm bunları bu şekilde incelediğimizde hoşumuza gidiyor mu bu durum? Yine bir hayır benden. Belki de artık olayı bu şekilde inceleyip, kendimizle yüzleşmenin vakti gelmiştir. Öncelikle şunu soralım kendimize: GERÇEKTEN BUNU YAPMAYI İSTİYOR MUYUM?
Leave a Reply